Yargıtay tarafından verilmiş olan kararları paylaşmış olduğumuz bu sayfamızda, başlıkların alt kısmında kararları özetlemiş bulunmaktayız. Kararların tamamını merak eden ziyaretçilerimiz başlıklara tıklayarak veya bizimle iletişime geçerek bilgi alabilir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından verilen 22/11/2021 tarihli karara göre; internet üzerinde 6 TL olarak görülen ama gerçek satış fiyatı 5.999 TL olan ürünü 6 TL'ye satın alan alıcı ile satıcı arasında kurulan satış sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu 30. maddede yer alan ''Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.'' hükmü gereğince satıcıyı bağlamamaktadır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi tarafından 28/01/2021 tarihinde verilen karara göre; annenin, çocuğunun soyadını değiştirmek için açtığı davada davalı olarak sadece nüfus müdürlüğünü göstermesi ve çocuğun babasını hasım olarak göstermemesi sonucunda verilen kararın, eksik hasım ve inceleme nedeniyle kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi tarafından 23/06/2021 tarihinde verilen karara göre; dava dilekçesinde gösterilen adresini dava açılmadan önce değiştiren davalının, eski adresine yapılan tebligatlar nedeniyle hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olup yapılan tebligatlar usulsüz bulunmuştur.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 15/11/2021 tarihinde verilen karara göre; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da yer alan ''Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.'' hükmü gereğince tüketici aleyhine verilen karar sonrasında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 30.09.2021 tarihinde verilen karara göre; veresiye satışı kabul eden davalı TBK m.207/2'de yer alan aynı anda ifa karinesinden yararlanamaz. Satış bedelinin tamamını ödediğini kendisinin ispatlaması gerekir. Bu sebep ile ispat yükü davalı borçluda olmasına rağmen alacaklı davacının basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle ispat yükünün alacaklıya yüklenmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kanun yararına bozulması gerekli görülmüştür.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi tarafından 02/11/2021 tarihinde verilen karara göre; davacının bir bölümünü itirazın iptali davasına konu ettiği kıdem tazminatı alacağının kalan kısmını ıslah yolu ile talep etmesinde bir engel bulunmamaktadır. Dava açılmadan önce kıdem tazminatı ile ilgili olarak arabulucuya başvuran davacının, ıslaha konu kısım için ayrıca arabulucuya başvurması zorunlu değildir. Bu sebep ile açılan davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi kanun yararına bozulmuştur.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından verilen 27/11/2021 tarihli karara göre; davaya konu sözleşmenin incelenmesinde mesleki amaçlı satış olmayıp ağırlıklı vasfının hizmet satışı olduğu anlaşılmaktadır. Eğitim amacıyla eğitim masrafını karşılamak için çalışmanın öngörülmesi mesleki amaçlı satış olduğunu göstermez. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık 6502 sayılı kanun kapsamında kalmakta olup Tüketici Hakem Heyetine başvurulabilir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 15/11/2021 tarihinde verilen karara göre; 6563 sayılı kanunun 9. maddesi ve yine Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesine göre, aracı hizmet sağlayıcı olan Çiçeksepeti İnternet Hiz. A.Ş.'nin malın ayıplı olmasından kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek, açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi tarafından 06/12/2021 tarihinde verilen karara göre; İcra ver İflas Kanunu'nun 134. maddesinin 2.fıkrasında geçen ''İşin esasına girerek, talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkûm eder.'' hükmü gereğince işin esasına girilmeden isteminden feragat eden şikayetçinin ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz olup kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 13/12/2021 tarihinde verilen karara göre; Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'in ''Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamaz. Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez.'' maddesi gereğince bankalar tarafından binde beş oranında tahsis ücreti alınması usul ve yasaya uygun olmasına rağmen yanılgılı değerlendirme sonucunda verilen açılan davanın reddi kararının, kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 15/11/2021 tarihinde verilen karara göre; Tüketici Hakem Heyetlerinin yargı organlarının ve mensuplarının Anayasa'da belirtilen niteliğe sahip olmamaları sebebiyle mahkeme niteliği taşımadığı açıktır. Mahkeme niteliği olmaması sebebiyle tüketici hakem heyeti dosyasına savunma verilmemiş olması, heyet kararına karşı başvurulan Tüketici Mahkemesi tarafından savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemez. Sonuç olarak Tüketici Mahkemesi tarafından davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların irdelenip araştırılması gerekirken hatalı olarak savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilerek bu yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 07/02/2022 tarihinde verilen karara göre; tüketicinin ayıplı mal sebebiyle seçimlik hakları 6502 sayılı yasanın 11.maddesinde sınırlı sayıda düzenlenmiş olup bu haklar arasında yer alan ''a)Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b)Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme'' seçimlik hakları sadece satıya karşı ileri sürülebilir. Somut olayda tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını üreticiye karşı ileri sürmesi sebebiyle üretici şirket tarafından tüketici mahkemesinde açılan davada üretici şirkete karşı husumet yöneltilemeyeceği yönünde değerlendirme yapılması ve bu yönde karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 21/02/2022 tarihinde verilen karara göre; zamanaşımına uğramış olan bir bononun kambiyo senedi özelliğini yitireceğine ancak imzası inkar edilmemişse yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğuna ve bu sebeple görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dikkat edilmelidir. Aval verenin taahhüdünün temel ilişkiden değil, kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın temin edilmesine yönelik olduğu değerlendirildiğinde bononun zamanaşımına uğraması ile avalistin sorumluluğu sona ermektedir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi tarafından 02/02/2022 tarihinde verilen karara göre; 3.kişi şirketin istihkak iddiasında bulunduğu haciz mahallinde yapılan evrak araştırması neticesinde borçlu şirketin adı yazılı pano, ajanda, kupa görülmüş ve bilgisayarda borçlu adına mali sorumluluk poliçesi, personel puan listesi, sözleşme gibi çok sayıda belge bulunmuştur. Buna göre İİK m.97/a'da öngörülen mülkiyet karinesi 3.kişinin yararına değil, borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu sebep ile karinenin aksini iddia eden 3.kişi inandırıcı ve güçlü delillerle iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi tarafından 30/03/2022 tarihinde verilen karara göre; istirdat davasının amacı davacının ödeme emrine itiraz etmemesi ya da edip de itirazın kaldırılması sebebiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı fakat gerçekte borçlu olmadığı bir paranın geri alınmasını sağlamaktır. Bu sebep ile bir eda davası niteliğinde olan istirdat davası açmadan önce dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğun düzenlendiği durumlarda arabulucuya başvurmak gerekmektedir. Aksi durumda açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi tarafından 10/05/2022 tarihinde verilen karara göre; iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ileri süren işçinin bu iddiasını ispat ile yükümlü olduğu açıktır. Somut olayda davacı hem istifa dilekçesini baskı altında imzaladığını iddia etmiş hem de iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürmüştür. 6100 sayılı Kanun'un 190'ıncı maddesine göre her iki iddianın da davacı işçi tarafından ispatı gerekmektedir. Somut olayda ise davacı dayandığı vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmamış ve dayandığı deliller ile hangi delilin hangi vakıanın ispatı olduğunu açıkça belirtmemiştir. Bu sebep ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat edilememesi karşısında kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi tarafından 18/05/2022 tarihinde verilen karara göre; mülkiyeti muhafaza kaydı ile alınan aracın trafik kaydına, alıcının alacaklısı tarafından haciz konulması halinde satıcının istihkak iddiasında bulunma hakkı vardır. Satıcının böyle bir istihkak iddiasında bulunabilmesi için taksitlerin ödenmesinde alıcı tarafından temerrüde düşülmesi ve bu durumda satıcının da fesih haklarını kullanması şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Bu durumda şayet satıcı sözleşmeyi feshederek aldıklarını iade edeceğini ileri sürmemiş ise alıcının alacaklısı, ödenmeyen taksitleri satıcıya ödemek suretiyle aracın borçluya geçişini sağlayarak sözleşme konusu aracın haczini ve satışını isteyebilir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi tarafından 29/09/2022 tarihinde verilen karara göre; trafik kazası sonrasında aracı hasar gören davacı tarafından araç kiralandığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacının ihtiyaçları için araç kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının ikame araç için ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.