Günümüzde iş hukukunda yapılan kanun düzenlemeleri sayesinde hem işçilerin hem de işverenlerin hakları sıkı şekilde güvence altına alınmış durumdadır. İş kazaları, meslek hastalıkları, işçinin istifası, işveren tarafında iş sözleşmesinin feshi, kıdem tazminatı , diğer ücret ve alacaklar, işçinin işverene karşı sorumlulukları, çalışma süreleri, tatil ve dinlenme süreleri, doğum ve hastalık izni gibi çoğu alanda yapılan düzenlemeler sayesinde insanların daha düzenli bir iş ve çalışma ortamına sahip olmaları sağlanmaktadır. İşte bu ortamın sağlanabilmesi için kurulan iş mahkemelerinde hem işçiler hem de işverenler kanuni haklarını koruyabilmektedir. İş mahkemelerinde uygulanmakta olan usul işlemleri sebebiyle dikkatli olunması önem arz etmektedir. Bu konuda dikkatli olmanız gerekenlere örnek vermek gerekirse; basit yargılama usulü sebebiyle dilekçeler aşamasının davacı açısından dava dilekçesinin verilmesiyle ve davalı açısından cevap dilekçesinin verilmesiyle sona erecek olmasıdır. Ayrıca uygulanmakta olan taleple bağlılık ve taraflarca getirilme ilkeleri sebebiyle def'iler gibi esasa etki edebilecek olguların hakim tarafından re'sen dikkate alınmayacağı yani siz iddia etmedikçe haklı olsanız bile haksız duruma düşebileceğiniz de göz ardı edilmemesi gereken bir diğer önemli husustur.
İnsan olmanın sonucu olarak bir gün karşı karşıya kalacağımız bir gerçek olan miras meseleleri, zaman zaman çözülemeyecek gibi göz korkutucu bir hal alabilmektedir. Ancak günümüzde bu konuda mevcut olan kanuni düzenlemeler, problemlerin çözümünde bize yol haritasını vermektedir. Özellikle vasiyet, vasiyetnamenin açılması, miras sözleşmesi, bağışlama, muris muvazaası, tenkis, mirası denkleştirme, mirası paylaşma, mirasın reddi, evlatlığın mirasçılığı, çocukların ve eşin miras payları, üst soy ve yan soy mirasçıların payları, miras bırakanın borçlu olduğu alacaklılar, miras bırakanın kendi alacakları, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, gaiplik kararı gibi pek çok alanda yapılmış olan düzenlemeler ile insanların sorunlarına çözüm bulmaya çalışılmıştır.
Sigorta, yaşantımız boyunca karşımıza çıkacak olumsuzluklara karşı kendimizi güvence altına alabilmek için kullandığımız etkili bir yoldur. Kimi evi için, kimi arabası için, hatta futbolcular gibi kimi de mesleği gereği çeşitli organlarını veya eşyalarını sigortalatmaktadır. Yapılan bu sigortaların bir karşılığı olarak, bir problem ile karşılaşıldığında sigorta şirketlerine başvurarak sigorta poliçesinde yazılı olan üst sınırlara kadar ücret talep edilebilmektedir. Örnek vermek gerekirse, bir trafik kazası durumunda aracınızda yaşanan değer kaybını ve diğer zararlarınızı kusurlu olan karşı tarafın sigorta şirketinden tahsil etme fırsatınız bulunmaktadır. Zaman zaman sigorta şirketlerinin ödeme yapmayı kabul etmemesi durumunda hem mahkemelerde dava açma hakkınız bulunmakta hem de daha kısa sürede çözüme ulaşabileceğiniz bir yol olan Sigorta Tahkim yolunu kullanma olanağınız bulunmaktadır. Bu konuda kanun koyucu tarafından yapılmış olan düzenlemeler sayesinde sigortalar ile yaşayabileceğiniz sıkıntılara çözüm üretilmeye çalışılmıştır.
Ülkemizde; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsayacak şekilde Sınai Mülkiyet Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Kişiler tarafından büyük emek verilerek oluşturulan sınai mülkiyet haklarında yaşanan ihlaller günümüzde çok sık yaşanan durumlardan biridir. Böyle durumlarda sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin haklarına olan tecavüzlerin engellenmesi, uğradıkları zararın tazmin edilmesi ve hatta tecavüzde bulunanın mallarının imhası gibi çeşitli yaptırımların uygulanması Sınai Mülkiyet Kanunu ışığında mahkemelere başvuru yolu ile sağlanabilmektedir.
Uygulanmakta olan hukuk sistemimizde çeşitli sebeplerden dolayı borç ilişkisi doğabilmektedir. Borçlar kanunumuzda mevcut düzenlemeye göre bir borç; sözleşmeden, haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanabilmektedir. Farklı kaynaklardan doğan bu borç ilişkilerinin ifasında kimi zaman sorunlar yaşanabilmektedir. Bu sorunlar bazen alacaklının temerrüdünden bazen de borçlunun temerrüdünden kaynaklanabilirken bazı zamanlarda ise elde olmayan sebeplerle de yerine getirilemeyebilir. Bu ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için birtakım kanuni düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle de borçlar kanunumuzda var olan; sözleşmelerin kurulması ve sona ermesi, satış sözleşmesi, kira sözleşmesi, eser sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, pazarlamacılık sözleşmesi, tüketim ödüncü, kullanım ödüncü, eksik borç, takas, ibra, kusursuz sorumluluk halleri, haksız rekabet, zamanaşımı, giderlerin istenmesi, tazminat, borçların ifası, borcun üstlenilmesi gibi pek çok alanda yapılan düzenlemeler ile alacak ve borç ilişkisinin sıkı güvencelere kavuşturulması sağlanmıştır.
Toplumumuzun temelini oluşturan aileler, bireyin gelişimi ve karakterinin oluşmasında en önemli etkenlerden biridir. Huzurlu ve güvenli bir aile ortamı insanların ve bu insanların bulunduğu toplumların gelişmesini ve ilerlemesini sağlar. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu, aile birliğinin kurulmasından sona ermesine kadar önemli düzenlemelere yer vermiştir. İnsanlar daha yolun başındayken yani nişanlanma ve evlenme aşamasında bile bir takım sorunlarla karşılaşmakta mesela nişanın bozulması sebebiyle hediyelerin geri verilmesi bile bir problem haline dönüşebilmektedir. Zaman zaman eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket etmeleri yada evi terk etmeleri gibi istenmeyen durumlar yaşanabilmektedir. Evlilik birliğinin eşler için çekilmez hale gelebildiği durumlara da rastlanabilmektedir. Kimi zaman evlilik birliği dışında doğmuş bir çocuğun tanınması gerekebileceği gibi boşanan eşler için nafaka, ortak çocuğun velayeti ve soyadı değişikliği konuları büyük bir sorun teşkil edebilir. İşte bunlar gibi daha bir çok problem için güncel mevzuat ve içtihatlar ışığında açılacak davalar veya oluşturulacak protokoller ile konuyu çözüme kavuşturma imkanınız mevcuttur.
Anayasamızın 125. maddesine göre ''İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.'' Hukuk sistemimizde idarenin yapmış olduğu işlemler ve eylemler için farklı bir yargı yolu olan idari yargı yolu düzenlenmiştir. Bu yargı yolu sayesinde idarenin kamu gücü ile yaptırım uygulama yetkisine karşı güçsüz tarafta bulunan kişilerin korunması sağlanmak istenmiştir. İdare mahkemelerinde açılabilecek iptal davaları ve tam yargı davaları sayesinde hem hukuka aykırı olan idari işlemlerin iptali sağlanabilmekte hem de idari işlem ve eylemler nedeniyle uğranılan zararların ödenmesi idareden talep edilebilmektedir.
Ortaklığın Giderilmesi
Avukat
Ceza Davası
Avukatı
Kamulaştırma Tazminatı
Avukatı
Trafik Kazası Tazminatı
Avukatı
Miras Paylaşımı
Avukatı
Anlaşmalı Boşanma
Avukatı
Alacak İcra Takibi
Avukatı
Araç Değer Kaybı
Avukatı
El Atmanın Önlenmesi
Avukat
Hakaret Davası
Avukatı
Marka Hakkı Tazminatı
Avukatı
Haksız Fiil Tazminatı
Avukatı
Tapu İptali ve Tescil
Avukatı
İdari Para Cezasının İptali
Avukatı
İşçilik Alacağı Davaları
Avukatı
Şirket Danışmanlığı